İnternet üzerinde böyle bir sayfa açmak, aslına bakılacak
olursa uzun süredir istemekte olduğum bir şeydi. Bu sayfayı açmadan evvel
yaklaşık üç sene boyunca yabancı turcuların, bisikletçilerin sayfalarını
inceledim; onların bilgilerini, turlarda karşılaşılabilecek sorunlarla ilgili
çözümlerini, maceralarını, turculuğun zorluklarıyla ilgili paylaştıklarını
okudum. Bütün bunları okurken, özümserken yerli bisikletçileri, turcuları da
ihmal etmedim tabii. Onların da cesaretlerinden, “bizdenlik” lerinden,
bilgeliklerinden, yerel rota
bilgilerinden yararlandım. Rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki: Şu an ne haline
geldiysem, hepsi bu okuduğum yabancıların ve yerellerin, yani bizlerin
sayesindedir. Böylesi bir sayfa açma fikri de, Andrew ve Friedel’ın sayfalarını
okurken düştü aklıma. Kendi kendime, bizim de neden böyle bir sitemiz olmasın
ki, dediğimi hatırlıyorum. Siteleri o kadar düzenliydi ve o kadar kişinin
ihtiyaçlarına hitap ediyor, aynı zamanda bisiklet turculuğunun gerçekleriyle
ilgili o denli isabetli konulara değiniyordu ki, kelimenin tam anlamıyla
şaşkınlığa uğramıştım. Hem dünya üzerinde tanınmış birçok turcuyla ilgili
röportajlara yer veriyor, hem de kendi turlarında öğrendikleri çeşitli
bilgeliklerden okurlarına pay çıkarıyorlardı. Onların sayfalarını keşfetmem,
benim bu yazının ilk satırlarını yazmamın nedeni oldu. Bu nedene; Türkiye
içinde de bisiklet turculuğunun rahatlıkla yapılabileceğini, bize gerekenin
sadece biraz cesaret ve heves olduğunu göstermek gibi bir misyonu yüklenmek ve
bizim de bisiklet turculuğu hakkında etraflıca bilgi veren, tecrübeli, daha
öncesinde birçok uluslararası turlar düzenlemiş öncelikli yerel turcularla
röportajlara yer veren ve yeni tura çıkmak isteyen fakat gereken cesareti
bulamayan ve gereken bilgiye ulaşamayan arkadaşlara ihtiyaç duyduklarını
vermeyi hedefleyen bir bilgi ağı oluşturmak gibi şeyler de eklenince, bu sayfa zamanla
şimdiki haline bürünmeye başladı.
Bir tür karşı çıkış olarak da tasarlandı bu sayfa, pek
tabii. “Ne gibi?” dediğinizi duyar gibiyim. Zamanın tıpkı kum saatinden usulca
dökülen kumlar gibi akmasıyla; insanların büründükleri tahammülsüz hale karşı
bir karşı çıkıştı belki de, bu. Belki de her bir gün diğer bir güne dönüşürken
toplumun, paranın, kariyerin, sorumlulukların, sistemin yüceltilip; bireyin,
düşüncenin, hayallerin, özgürlüğün, karakterin aşağılanmasına, daha kaba bir
deyişle yerin dibine sokulmasına karşı bir çıkıştı. Bir bakıma bir tür kişinin
kendi içine yaptığı yolculuğu, daha doğru bir tanımlamayla, benim kendi içime
yaptığım yolculuğu anlatmak, dile getirmek üzere de tasarlandı bu sayfa. Kendi
gerçeğimi arayışımı, birey olarak kendimi buluşumu, kendi kimliğime kavuşuşumu –kavuşuşumdan
ziyade arayışımı- ve bunların her birini insanların uzun zamandır kendi
kurdukları bir sistem içinde battıklarını unuttukları yerin dışında yapmak istememin
bir sonucuydu, bu sayfa. Bunun da aracı bisiklet oldu; herkesin de –bisiklet olmasa
dahi- kendi arayışında yardımcı olacak birileri, bir şeyler bulması dileğiyle. Yazıyı meşhur dağcı John Menlove Edwards'dan bir sözle bitireyim:
"Hayat dolu bir beden ve fakat güçlü arzulara sahip, gergin bir zihinle geliştim. Hep daha fazlasını istiyordu benden; daha gerçek, ele avuca gelir bir şeyler istiyordu. Sanki ondan uzakmış gibi gerçeklik arayışındaydı...
Ama ne yaptığımı bakar bakmaz görebilirsiniz. Ben tırmanırım."
"Hayat dolu bir beden ve fakat güçlü arzulara sahip, gergin bir zihinle geliştim. Hep daha fazlasını istiyordu benden; daha gerçek, ele avuca gelir bir şeyler istiyordu. Sanki ondan uzakmış gibi gerçeklik arayışındaydı...
Ama ne yaptığımı bakar bakmaz görebilirsiniz. Ben tırmanırım."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder