6 Ekim 2013 Pazar

Başlangıç

İnternet üzerinde böyle bir sayfa açmak, aslına bakılacak olursa uzun süredir istemekte olduğum bir şeydi. Bu sayfayı açmadan evvel yaklaşık üç sene boyunca yabancı turcuların, bisikletçilerin sayfalarını inceledim; onların bilgilerini, turlarda karşılaşılabilecek sorunlarla ilgili çözümlerini, maceralarını, turculuğun zorluklarıyla ilgili paylaştıklarını okudum. Bütün bunları okurken, özümserken yerli bisikletçileri, turcuları da ihmal etmedim tabii. Onların da cesaretlerinden, “bizdenlik” lerinden, bilgeliklerinden,  yerel rota bilgilerinden yararlandım. Rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki: Şu an ne haline geldiysem, hepsi bu okuduğum yabancıların ve yerellerin, yani bizlerin sayesindedir. Böylesi bir sayfa açma fikri de, Andrew ve Friedel’ın sayfalarını okurken düştü aklıma. Kendi kendime, bizim de neden böyle bir sitemiz olmasın ki, dediğimi hatırlıyorum. Siteleri o kadar düzenliydi ve o kadar kişinin ihtiyaçlarına hitap ediyor, aynı zamanda bisiklet turculuğunun gerçekleriyle ilgili o denli isabetli konulara değiniyordu ki, kelimenin tam anlamıyla şaşkınlığa uğramıştım. Hem dünya üzerinde tanınmış birçok turcuyla ilgili röportajlara yer veriyor, hem de kendi turlarında öğrendikleri çeşitli bilgeliklerden okurlarına pay çıkarıyorlardı. Onların sayfalarını keşfetmem, benim bu yazının ilk satırlarını yazmamın nedeni oldu. Bu nedene; Türkiye içinde de bisiklet turculuğunun rahatlıkla yapılabileceğini, bize gerekenin sadece biraz cesaret ve heves olduğunu göstermek gibi bir misyonu yüklenmek ve bizim de bisiklet turculuğu hakkında etraflıca bilgi veren, tecrübeli, daha öncesinde birçok uluslararası turlar düzenlemiş öncelikli yerel turcularla röportajlara yer veren ve yeni tura çıkmak isteyen fakat gereken cesareti bulamayan ve gereken bilgiye ulaşamayan arkadaşlara ihtiyaç duyduklarını vermeyi hedefleyen bir bilgi ağı oluşturmak gibi şeyler de eklenince, bu sayfa zamanla şimdiki haline bürünmeye başladı.


Bir tür karşı çıkış olarak da tasarlandı bu sayfa, pek tabii. “Ne gibi?” dediğinizi duyar gibiyim. Zamanın tıpkı kum saatinden usulca dökülen kumlar gibi akmasıyla; insanların büründükleri tahammülsüz hale karşı bir karşı çıkıştı belki de, bu. Belki de her bir gün diğer bir güne dönüşürken toplumun, paranın, kariyerin, sorumlulukların, sistemin yüceltilip; bireyin, düşüncenin, hayallerin, özgürlüğün, karakterin aşağılanmasına, daha kaba bir deyişle yerin dibine sokulmasına karşı bir çıkıştı. Bir bakıma bir tür kişinin kendi içine yaptığı yolculuğu, daha doğru bir tanımlamayla, benim kendi içime yaptığım yolculuğu anlatmak, dile getirmek üzere de tasarlandı bu sayfa. Kendi gerçeğimi arayışımı, birey olarak kendimi buluşumu, kendi kimliğime kavuşuşumu –kavuşuşumdan ziyade arayışımı- ve bunların her birini insanların uzun zamandır kendi kurdukları bir sistem içinde battıklarını unuttukları yerin dışında yapmak istememin bir sonucuydu, bu sayfa. Bunun da aracı bisiklet oldu; herkesin de –bisiklet olmasa dahi- kendi arayışında yardımcı olacak birileri, bir şeyler bulması dileğiyle. Yazıyı meşhur dağcı John Menlove Edwards'dan bir sözle bitireyim:

"Hayat dolu bir beden ve fakat güçlü arzulara sahip, gergin bir zihinle geliştim. Hep daha fazlasını istiyordu benden; daha gerçek, ele avuca gelir bir şeyler istiyordu. Sanki ondan uzakmış gibi gerçeklik arayışındaydı...

Ama ne yaptığımı bakar bakmaz görebilirsiniz. Ben tırmanırım."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder